2 Eylül 2015 Çarşamba

Mihriban


Derin Uzay Projesi 2 Temmuz 4691
(Arissol gezegeni 39. gün)
Uzaydan gelen bir insanı bu kadar sakin ve içten karşılamaları hala kafamı kurcalıyor. Şu ana kadar hep tapınakları gezdirdiler. Duvarlardaki süsleme ve figürlere dayanarak şunu söyleyebilirim ki, bu medeniyet uzay ziyaretçilerine alışık. İniş modülünün etrafında ilk günden beri güvenlik çemberi var. Henüz DNA karşılaştırması yapmadım ama sadece dış görünümlerinden bize çok yakın akraba olduklarına eminim. Fakat Dünya'dan bu kadar uzakta bu nasıl mümkün olabiliyor bilmiyorum.

Dil sorunu tamamen ortadan kalktı. Bilgisayarın çözümlediği dili kendime yükledim. Dün akşamdan beri baş öğreticinin asistanlarıyla muhabbetteyiz. Baş öğretici buranın kralı gibi bir şey. Çok az uyudum. Bana bir doğum izletmek istediklerini söylediler ama ben pek istekli değilim. Bu tür tıbbi şeylere şahit olmaktan oldum olası hazzetmemişimdir.


Derin Uzay Projesi 3 Temmuz 4691
(Arissol gezegeni 40. gün)
Doğum olayını izledikten sonra, acilen geniş bir araştırma ekibinin buraya gönderilmesi için Dünya'ya mesaj yolladım.

Öğlene doğru beni almaya geldiler. On dakika kadar yürüdükten sonra bir gölün kenarına geldik. Doğumun burada gerçekleşeceği söylendi. Gösterilen yere oturup izlemeye başladım. Göle doğru bakan yarım daire şeklinde insanlar toplanmıştı. Ortalarında yerden biraz yükseltilmiş bir platform duruyordu. Platformun üzerinde belli bir düzende dizilmiş elli kadar adam vardı. O sırada yanımdaki asistan anlatmaya başladı. Adamlar bir tür rahipmiş. Tören sırasında yeniden doğumlarını yaşayarak seviyelerini yükselteceklermiş. Böylece dini bir tören izlediğime ikna oldum.

Sonra bir sessizlik oldu ve borular çalmaya başladı. Hemen solumuzda baş öğretici kral ayağa kalkıp bir kaç adım ilerledi. Bu sırada taş bir küreyi taşıyan adamlar ortaya çıktı. Çok ağır olduğu belli olan küreyi platformun kenarına yerleştirdiler. Asistanın anlattıklarına göre platformun üzerinde bizim bulunduğumuz yerden farkedilmeyen spiral şeklinde bir kanal varmış. Rahipler o kanalın etrafında dizilmişler. Birazdan hepsi ölecek, kanalda ilerleyen küre önlerinden geçerken yeniden doğacaklarmış. Tekrar sessizlik oldu ve kral bu sefer anlayamadığım bir dilde yüksek sesle bir şeyler söyledikten sonra asasını yere vurdu. Rahipler derin bir nefes alıp yere çömeldiler. Nefeslerini tuttukları belliydi. İki dakika kadar sonra kral tekrar asayı vurdu ve küre salındı. Önünden küre geçen rahip tekrar nefes almaya başlıyordu.

Fakat küre çok yavaştı. Sona kadar gitmesi nerdeyse on dakikayı bulacaktı. Endişelenmeye başlamıştım ki asistan konuşmaya başladı. Bu rahipler nefes egzersizleri yaparlarmış ve dıştan içe doğru seviyeleri yükselirmiş. Kürenin yolundan çıktığı veya bir şekilde durduğu törenlerde geriye kalan rahipler gerçekten nefes veremeden ölmüş.

Küre ilerlemeye devam ederken göle doğru bir kadın ve bir erkek yürümeye başladı. Dizlerine kadar suya girmişlerdi. Kadının karnı normal olduğuna göre bu kesin olarak dini bir törendi. Küre tam olarak onsekiz dakikada sona ulaştı ve bir delikten içeriye düştü. Tüm rahipler kurtulmuştu. Kısa bir boru üflendi. Göldeki çift bellerine kadar gelen suda, kıyıdan otuz metre kadar açıkta yürümeyi bıraktılar. Artık sadece ağaçların hışırtıları duyuluyordu.

Sonra havada basınç değişikliği gibi bir şey hissedildi, tam sessizlik oldu. Bir an sağır olduğumu zannettim. Korkmaya başlamıştım. Bir yandan göldekileri dikkatle izlemeye devam ettim. Tam önlerindeki suda bir kıpırtı oldu, kadın suya eğildi. Gölden bir bebek çıkardı ve havaya kaldırdı. İkisi birden kıyıya doğru döndüler ve adam kolunu çapraz olarak havaya kaldırdı. Gördüklerimin şokunu yaşarken asistan fısıldadı, erkekmiş.

-Bundan sonrası okunmuyor hocam, çok yıpranmış.
-Tamam, sen şimdi parçayı iyi muhafaza et, kimseye bir şey söyleme. Ben yetkililerle konuşup kazı alanını kapattıracağım. Kazı mevsimi başladığında Göbeklitepe'ye sadece ikimiz gireceğiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder